Andımızı yasaklayan karar, sürecin tamamı gibi açılım sürecinin saçmalıklarından biriydi, … Diğer bir söyleyişle 20. Yüzyılın başındaki Türklük kavramına düşman sözümaona Osmanlıcı- İslamcı siyasi akımın mirasçılarından birinci dünya savaşından ibret alamamış olanların bir kararı idi.

Kendini Türk hisseden hemen herkesin tepkisini çekmişti.

Adamları rahatsız eden söz en baştaydı. Türküm!

Son kısmı da onlara göre değildi. “Ey büyük atam! “ Diyordu.

Hâlbuki andımız Milli eğitim temel kanununun en kestirmeden hayata geçirilmesiydi. Talim ve terbiyenin daha önemli olan terbiye kısmını ihtiva ediyordu.

Niçin kaldırıldı derseniz:

Kaldırılma sebebi sadece bölücü örgüte verilecek mesajdan ibaret değildi. O dönemde AB’ne şirin gözükmek gerekiyordu. Hiçbir zaman alınmayacağımız AB’nin “ırkçı eğitim sistemi ve müfredatından kurtulmamız" tavsiyesi vardı.

Aynen Osmanlının son zamanlarındaki gibi Türk olmayanları gücendirmemek gibi tarihin affetmediği bir anlayışa kurban ediliyorduk.

Kolay değil bu vatanda birçoğunun kendilerinin de haberi olmasa bile 36 mı 40 mı belli olmayan sayıda farklı ırktan insan yaşıyordu... Her sabah bu insanların çocuklarına " Türküm!" diye başlayan bir andı okutmak neyin nesiydi...

Çağdaş Avrupa’ya uyum sağlamak için ceketini bile satacak bu halka reva mıydı bu gerici uygulama?

Abi Göktürklerden sonra kimsenin aklına bile getirmediği " Türk "kelimesi de ne idi ki!

Kardeş kardeş yaşayacaktık biz Türkler Türk olduğumuzu söylemediğimiz sürece... Kimi gafil, kimi cahil, kimi hainden meydana gelen bir sürü böyle düşünüyordu, tüm Türk Milletinin de böyle düşünmesini istiyordu.

Yasakladılar!

  1. daha az tepki geldi maalesef...

Sonra Yasak Türk Eğitim Sen tarafından mahkemeye taşındı.

Danıştay 8. Dairesi kararı iptal etti. Ama hiçbir okul müdürü andımız okutmayı göze alamadı. Eğitim Bakanlığı saçma sapan bir gerekçe yazarak karara itiraz etti. Sonra gerekçesi değiştirmek zorunda kaldı.

Eğitim bakanlığı aslında isminin başındaki Millî kelimesi ile millî eğitimin kanunla belirlenmiş amaçlarına itiraz ediyordu.

Türk kelimesinin anlamını bile bilmeyen bir tüccarı eğitimin başına bakan diye atadıklarında “ aha şimdi bakanımız bulduk!” Diye sağı da solu da milliyetçisi de sevinmişti. Ben hariç…

Açılım süreci sona erdi ve yapılan birçok yanlıştan dönüldü. Ancak o sürece ait yanlışların en çok devam ettirildiği alanlardan birisidir eğitim. Artık “millî “ kelimesini kullanmamızın bir anlamı yok.

Açılım süreci birçok bakımlardan bitip siyasi iktidar olması gereken istikamete dönerken, Danıştay’ın iptali kararını iptal ortadan kaldırmak için dava açması bakanlığın çok ciddi bir hatasıydı…

Bakanlığın amacı da niyeti de belli…

Şimdi ortada bir yüksek mahkeme kararı var.

“Türk Milleti adına” diye başlayan…

Ve o Türk Milleti adına verilen kararda Türk kelimesinin eğitimde kullanılmasının uygunsuz olacağı kanaatıyla Türküm, doğruyum… “ diye başlayan öğrenci andı yasağının uygun olduğu beyan ediliyor.

Aldığı her kararının başına “ Türk Milleti adına” diye yazan bir Cumhuriyet kurumunun Türk “Milleti adına” gençliğin Ata’ya söz veren yemini iptal etmesindeki çelişki… Yaman bir çelişki…

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.