Edirne Belediye Başkanı CHP'li Recep Gürkan'ın 15 Temmuz gecesi sergilediği rezilliği sanırım unutmak mümkün değil. O rezilliği Türkiye'nin gündemine ben getirmiştim.

Hesabı soruldu, çelimsiz bir ceza alıp yırttı. Mine Kırıkkanat'ın tuhaf açıklamaları üzerine kendisine yönelik 'Haletiruhiyesi yerinde mi' şeklindeki soruma bile daha çok ceza verdiler.

Yargıtay da onadı.

Şüphesiz ben de adalet istiyorum lakin nafile.

Adalet talebine destek bulabilmen için ya terörü savunacaksın ya da devlet büyüklerine hakaret edeceksin...

Aksi halde kimseden zerre destek bulamazsın.

Yapacak bir şey yok, boynumuz kıldan ince. Yargıtay'ın daha önceden benzer konulara verdiği kararlara rağmen benim başıma bunlar geliyorsa diyecek laf bulamıyorum.

Neyse biz gelelim asıl meselemize.

Recep Gürkan 15 Temmuz gecesi FETÖ ülkeyi işgal ederken bir barda eğleniyordu. Darbeyi haber alır almaz da tarifi imkânsız bir coşkuya kapıldı. Bir eline kadeh öbür eline mikrofon alan Gürkan 'Biz bu geceyi 36 yıl önce (12 Eylül'ü kastediyor) yaşamıştık. 36 yıl sonra aynı geceyi bir daha yaşıyoruz. Ama o zaman haberimiz yoktu, şimdi haberimiz var. İçelim' diyerek tarihe geçmişti; FETÖ darbesine kadeh kaldıran ilk ve tek belediye başkanı olarak.

Sayın Kemal Kılıçdaroğlu bu rezalete rağmen Recep Gürkan'ı yeniden belediye başkanı adayı yaptı. 15 Temmuz için kadeh kaldırmasına mı yanalım, yoksa 12 Eylül yaşanırken haberdar olamamasının üzüntüsüne mi?

Hangisine?

Aynı Recep Gürkan bu kez eşine ancak 12 Eylül döneminde rastlanabilecek türden bir iğrençlikle gündemde. Konu yine darbenin şerefine kadeh kaldırdığı o geceyle ilgili.

Gürkan'ın o gece görüntülerini çeken gazeteci Şükrü Benli'nin anlattıkları, iddiaları kan donduracak türden.

Kendisine yönelik baskılar üzerine Edirne'yi terk edip Bulgaristan'a yerleşmek zorunda kalan Benli'yi iddiasına göre Gürkan'ın adamları çağrıldığı otelin önünden eterle bayıltıp kaçırmış.

Cinsel organına elektrik vermişler, etek giydirmişler, ruj sürmüşler, copla pislik yapmışlar, Filistin askına germişler...

Maruz kaldığı işkenceler karşısında 'öldürün beni' diye yalvarmış. Öldürmemişler ama öldürmekten beter etmişler.

Benli'nin anlattıkları korkunç.

Konu şimdi yargıda.

Ancak CHP'den çıt yok. Buna yalanlama dâhil. Tıpkı daha önce yaşanan taciz-tecavüz işlerinde olduğu gibi. Nasıl olsa hesap soran yok.

Yahu ortada en vahşi, en adi, en rezilinden bir insanlık suçu var.

İşkence var.

Cinsel yolla işkence var.

Filistin askısı var.

Kadın kıyafetleri giydirmek var.

Var da var.

Şükrü Benli'ye kimse sahip çıkmayacak mı?

Maruz kaldığı işkenceye itiraz edilmeyecek mi?

Kemal Bey bu konuyla ilgili konuşmayacak mı?

Ak Parti bu meseleye tepkisiz kalmaya devam mı edecek?

Akıl alır gibi değil!

Ve son bir not.

İster misiniz Can Ataklı çıkıp 'zaten Şükrü Benli yolluydu' desin.

Der mi der!

Turgay GÜLER/ Akşam. 24.03.2021

BÜTÜN BUNLAR DOĞRU MU?

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.