MERSİN’DE MHP KURMAYLARININ İNANDIRICI BİR SEÇİM ALMA STRATEJİSİ VAR MI?

Bilindiği üzere Mersin Büyükşehirde aday çıkarma hakkı Milliyetçi Hareket Partisine verildi. AK partililer bu işe biraz bozuldularsa da Sayın Erdoğan’a itiraz edecek durumda değiller.

Şimdi kara kara düşünme sırası MHP kurmaylarında…

Genel Başkan Erdoğan’dan Mersin’i aldı. Ancak seçmenden alabilecek mi?

Oldukça zor görünüyor.
 

Milletvekili seçimlerinden alınan sonuçları görünce MHP’de aday adaylığı düşünenler hevesleri kaçmıştı. Ortada “ben adayım, ben bu seçimi alırım” diyerek dolaşan sadece bir kişi vardı. Aday olduğu takdirde seçimi nasıl alacağını anlatıyordu.

Zeynel Korkmaz’dan bahsediyorum.

Zeynel Korkmaz, CHP ile DEM’cilerin ortak hareket edeceğini söylüyor ve hesaplarını da bu nokta üzerinden yapıyordu.
CHP+DEM+TİP+İP ortaklığının oy oranı %60 idi. Cumhur ittifakı bileşenleri ise %40… İP CHP’yi desteklemese bile aradaki fark %10’dur. Rakama vurduğumuzda 160.000 sayısal fark olduğu görülüyor.
Bu arada Zafer Partisinin 22,000 oyu da ortada duruyor.

Bu tablonun adaylık düşünenlerin hevesini kırması gayet normaldir.
Ama Zeynel Korkmaz kalktı dedi ki ta en başında; “Ben bu seçimi alırım.”

Üstelik MHP’nin bazı çok bilmişleri arkasından olumsuz laflar ettiler.
O kafaya göre bu seçimi almanın imkânı yoktu.
Zaman geçti. CHP karıştı.
Akşener bilmem kaçıncı defadır CHP’ye rest çekti.

Kocamaz aday arayışında…

Kendisi MHP’deki gıcık olduğu iki isimden birinin aday olmasını bekliyor.
Hamit Tuna ve Baki Şimşek.

Onlardan birisi aday olursa, seçim kaybettirmek için kolları sıvayacak.

Bütün bunlar ayrı bir konu.

O gün Zeynel Korkmaz’a tebessümle bakanlar bugün aday çıkarma yarışına girdiler.

Ne oldu?

Bilirsiniz her adayın bir grubu vardır. Adaylarının tanınması için her yola başvururlar.

Bunlara, seçim kazanıldığında nemalanacak grup da diyebilirsiniz.

Önceki ürettikleri saçma çözümün epey de bir müşterisi oldu.

Bu çözüm, Ak partili bir şahsın MHP listesinden aday olmasıydı. Ak partililerin oylarını eksiksiz alabilmek için…
Bizimkiler, bana da masal gibi gelen bu formülü pek benimsemediler.
Sonuçta bekleyenlerden kimsenin adamı aday olmuyordu. Aday olarak gelecek şahıs sonunda ak partiliydi. Ve öyle de kalacaktı.

Bunu hala konuşanlar olsa da rafa konulduğunu zannettiğimiz bir formül. Sonuç almak asla mümkün olmaz.

Diğer bir formül, bürokraside tanınmış MHP’li bir ismin görevlendirilmesi idi. Bazı isimlerden bahsedildi.

O ta tutmadı gibi. Bu saatten sonra öyle bir isim, baştan boşuna yorgunluk demektir.

Aday adaylarımızı asıl coşturan ise muhalefetteki gerilim, gerginlik ve tartışmalar.

Seçimi almak için yeni güven kaynağımız ise şöyle:

CHP Vahap Sefer’i aday göstermeyecek.

DEM’ciler ayrı aday çıkaracaklar…

İYİ Parti CHP’yi desteklemek yerine kendi adayını koyacak.

Bütün bunlar yeter mi?

Yetmez elbette. CHP’nin 375.000 oyu var.

Asıl bomba burada:

Vahap Seçer, bağımsız aday olacak?
O gün ona tebessümle bakanları bugün aday çıkarma yarışına girdiler.

Ne oldu? Veee CHP oyları çattırt bölünecek. Aradan MHP sülün gibi süzülüp koltuğu kapacak.

Kazanma garantili yeni formülümüz bu.

Dikkat ederseniz formülde çalışarak, ikna edilerek, güven vererek tek bir oy kazanma yok.
Hatta böyle bir formülde İP’in beklenenden fazla oy alması, DEM’in seçimi kazanması gibi sonuçlarının olabileceğini konuşan yok.

Armut ağacının dibine uzan, ağzını yukarıya doğru aç bekle. Rüzgâr essin. Armut ağacını sallasın. Düşen armutlardan birisi ağzımıza denk gelsin. Tabi armudun olgunlaşmamış olması ve dişimizi kırması riskini de hesaba katmak gerekir.

Mersin bu kafa ile mümkün değil abisi. Alınamaz.

Gideceksin, kırdığın döktüğün, telefonuna cevap vermediğin, adam yerine koymadığın, yok saydığın, maraba gibi gördüğün, verdiğin sözü tutmadığın, yerinde oturduğun halde yok dedirdiğin, hiçbir sözüne değer vermediğin, acısına ortak olmadığın, ama gidip fotoğraf paylaştığın insanlara kendini anlatacaksın.

“Vallahi de billahi de tillahi de bir daha yapmayacağım.  “

Artık neler söyleyebilirseniz, o insanları ikna edemezseniz, güvenini sağlayamazsanız ardınızdaki marka sizi taşıyamaz. Beşinci olursunuz.

Zeynel Korkmaz’ın farkı işte burada.

Kabul etseniz de etmeseniz de…