Siyasi Partilerin seçmenlerine moral vermek ve muhataplarına karşı da güç gösterisi yapmak için başvurdukları yollardan biri de mitingler yapmaktır.

Mitingler siyasi hayatın vazgeçilmezlerindendir.

Ancak, mitingler halkla buluşma amaçlarının dışına çıkılarak halkı provoke etme amaçlı da kullanılabilmektedir ki son dönemde muhalefet bu stratejiyi benimsemiş görünmektedir.

CHP’nin Mersin mitingi hangi amaca matuftur göreceğiz.

Mitinge gitmeden önce Kılıçtaroğlu tarafından yapılan olağanüstü tahrik ve tezyif, amacın pek de uhulet ve suhuletle siyasi görüşleri halk ile paylaşma amacı taşımadığını işaret ediyor.

Partiler mitinglerini ani kararlarla yapmazlar. Epey önceden planlanır. CHP mitingi ise acele alınmış bir kararın ürünüdür.

Acaba niye?

Sıfatını söylemeye gerek duymadığım Demirtaş’ın Kılıçtaroğlu’na göre “şeref madalyasını” katmerlendirdiği yerden göndermiş olduğu talimat, CHP’de karşılık buldu. “Yedi bölgede 7 miting, hemen!”

Biz diyelim tavsiye, siz deyin buyruk yerine getirilmek üzere Mersin’de “hemen” miting kararı alındı.

Karar o kadar “ hemene” getirildi ki ittifak ortağı İYİ Parti olayı miting davetiyesi alınca öğrendi ve “birlikte miting yapmayacaklarını” bildirdi.

Bana göre siyaseten mantıklı olan da buydu.

Miting zaten HDP+CHP gayri resmi ittifakınca yapılacaktı. İYİ Parti bu birliktelikten çok zarar görmüştü. Meydanlarda HDP ile yanyana da görünmek istememesi normaldi.

İşin “hemen” kısmına baktığımızda başka bir şey daha vardı.

Akşener’in önceden programlanmış bir Mersin ziyareti vardı ve tarihi de 4 Aralıktı.

CHP’de Miting kararı alınırken bu bile atlanmıştı.

Akşener bu oldu-bitti karşısında programını değiştirdi.

Millet İttifakında ortak noktalardan çok, farklı noktalar dikkat çekiyor.

Ortak noktanın   adı “Erdoğan karşıtlığı…”

Bu iki büyük partiyi de onların kollarına atılan küsuratları da bir araya getiren tek sebep bu...

“Erken seçim “ gibi olmayacak bir sevdanın peşine düşmelerine rağmen adaylık konusunu çözememiş bir ittifaktan bahsediyoruz...

Cumhurbaşkanı adaylığı bu “ortak noktanın ortak sorunu” olarak önlerinde duruyor...

Bu sorun da Millet İttifakında patron kim sorusunu gündeme taşıyor.

Kılıçtaroğlu var olma- yok olma hamlesi ile karşı karşıya kalmış durumda.

Şimdi, sokakta üfüren adam üfürdüklerini yerine getirebilmek için iktidar olmak zorunda.

Biz yerelden de biliriz ki seçtiğin adam kendin değilsen,  halka verdiğin sözün on paralık hükmü yoktur. Hatta senin de...

Türkiye’de Cumhurbaşkanlığı makamına oturtacağın adam bizzat kendin değilsen halka verdiğin sözlerin de on paralık ederi yoktur.

Hele böyle bir sisteme...

Kılıçtaroğlu'nun açmazı şudur:

Cumhurbaşkanlığına aday bile olmaya yüreği, yetmemiş bir genel başkanı CHP ne kadar taşıyacaktır?

Kendisi aday olursa kazanma şansı nedir? 

Akşener " Özür dilerim sizinle kaanma şansımız yoktur!" Diyebilir mi?

Bu sebeple Millet İttifakında "patron kim? Mücadelesi en önemli sorundur.

Akşener’in yaptığı "İmamoğlu hamleleri" Kılıçtaroğlu’nu sıkıntıya sokuyor.

Kılıçtaroğlu’nun “Belediye başkanlarımız görevlerine devam edecekler” çıkışına rağmen Akşener İmamoğlu senaryosunu allıyor pulluyor; geliştirmeye çalışıyor.

Kılıçtaroğlu tecrübeyle öğrendi ki  Cumhurbaşkanlığı adaylığını gözünün kesmemesi yeni bir partiyle sonuçlandı.

İmamoğlunun adaylığı ise genel başkanlığın gitmesiyle sonuçlanabilecektir.

Çünkü CHP'de hesaplar kaybedilmiş bir seçimden sonra yapılacak işler üzerine yapılmaktadır.

CHP’nin gözlerden kaçmayan ve uyklarını kaçıran çok hayatî bir sorunu var.

CHP İYİ Partiye oy kaptırıyor. 
Patronluğun karşıya geçmesine yol açacak bir gelişme...

CHP yönetiminde Atatürkçü çizginin terk edilmiştir.

Atattürkçüler birer birer tasfiye edilmiştir.

Yönetim ve teşilatlarında Dersim rövanşçısı bir kadronun iş başına gelmiştir.

CHP yönetiminin bu tercihi  aklı başında CHP tabanını İYİ Partiye yönlendiriyor...

Bu gerçek, kamuoyu araştırmaları ile Kılıçtaroğlu’nun masasına konmuştur.

Yani iktidar olma arzusunda ümitsiz olan  CHP yönetimi Ana Muhalefet olma vasfını da kaybedecektir.

Bu sonuç Kılıçtaroğlu ile birlikte "Deresim rövanşçılarını da" siyasi hayattan silebilir.

CHP  tabanı bu tasfiyeyi başaramazsa parti tabela partisi olma yolunda adımlarını daha da hızlandırcaktır.

Mersin CHP tabanının İYİ Partiye yönelmenin en yoğun olduğu şehirdir.

Mersin'de halkla sorunlu bir toprak ağası Büyükşehir belediye başkanı olarak görev yapıyor. 5000 civarında işçi işten atılmış. Bunların içindeki İYİ Partili sayısı önemli bir yekün tutuyor.  

Kılıçtaroğlu'nu Mersin'de miting yapmaya sevk eden en önemli sebep bu "İYİ Partiye kaymadır" 

Burada yapılacak mitinge "çözüm ortağı" HDP CHP seçmeninden daha fazla rağbet göstrecektir.

Mitinge durumdan haberdar olmayan bazı İYİ Partililerin de katılması muhtemel olmakla birlikte katılımı genelde HDP sonra da CHP seçmeni sağlayacaktır.

Kılıçtaroğlu seçmenine " başka kapıya gitmeyin geliyorum ha! " mesajı vermeye çalışacaktır.

Yani asıl hedef İyi Partidir.

Özetle:

Kılıçtaroğlu’nun ajandasındaki notların İYİ Parti’yi bertaraf etme üzerine kurulu olduğunu düşünmek isabetli olur kanaatindeyim.

Bu sebeple CHP Mersin Mitinginin ana fikri de, seçmenlerini İYİ Partiye kaptırmama çabasıdır.

İyi Partiyi ittifak içinde etkisizleştiremezse Kılıçtaroğlu’nun Cumhurbaşkanı adayı dayatma şansı kalmayacaktır.

Ama, CHP’nin Atatürkçü oylarını Akşener’e kaptırmama çabasının başarılı olabilmesi iktidar umudu gösterebilmesiyle mümkündür.

Ufukta öyle bir ışık yok... 

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.