Son günlerde tüm dünya ülkeleri aynı şeyi konuşuyor, enerji krizinden dolayı artan faturalar ve gıda fiyatlarının görülmemiş oranda yükselmesi. Özellikle Avrupa’da yaşanan protestoları hep birlikte takip ediyoruz. Fransa ve İngiltere’de vatandaşlar neredeyse her gün sokakları doldurarak enerji fiyatlarındaki artışı protesto ediyor. Dün İtalya’nın birçok kesiminde vatandaşlar bazı yerel yönetimlerin dahi destek verdiği karartma protestosu düzenledi. Örnekleri saymakla bitmez fakat bahse konu ülkeler günümüz finans sistemlerini regüle eden ülkeler. Deyim yerindeyse ekonominin başat aktörleri. Düştükleri durumu gizlemek için olsa gerek hiçbir nedeni olmayan ve tüm dünyanın odaklandığı Rusya-Ukrayna krizini körüklemek, vatandaşlarını oyalamak dışında bir şey gelmiyor ellerinden. 

Gelelim ülkemize... Uzun yıllardır aramızda bir hayalet dolanıyor. Bu hayalet, birçok kesim tarafından dile getirilen, bir sonraki kriz teğet geçmeyeceği iddiası. Gel gelelim şu anda küresel ölçekte yaşanan kriz ekonomimize oldukça ciddi zararlar vermiş durumda. Faturalardan, gıda fiyatlarından, pazardaki neredeyse tüm ürünlerin fahiş fiyat artışından bahsedilmeyen bir gün dahi geçmiyor. Orta direk tabir edilen kesim bile yoksullukla mücadele etmek zorunda ki halihazırda yoksul olan kesimin ne kadar zorlandığından bahsetmeye bile gerek yok. Fakat bir noktayı atlıyoruz. Tüm dünya neredeyse iki yıl boyunca üretim faaliyetlerini kıstı fakat tüketim faaliyetleri kısılamıyor. Bu durum da ister istemez metanın para karşısındaki değerini arttırıyor. Dolayısıyla küresel bir kriz hiçbirimiz için bir sürpriz değil.

Bu ön koşullar dahilinde sizleri bir de şuradan bakmaya davet ediyorum. Bugüne kadar ülkemizi ve ekonomimiz tehdit eden, Türkiye ekonomisinin yakın zamanda tamamen alt üst olacağını ve bu krizin hükümet değişikliği olmadan rayına girmeyeceğini iddia eden uluslararası medya kurumları, yaşanan gelişmeler üzerine 180 derece farklı bir dil kullanmaya başladılar. Dün, dünya ekonomisine yön veren makaleleriyle bilinen The Economist dergisi, Türk savunma sanayiinin her zamankinden daha büyük hale geldiğini taşıdı sayfalarına. Bugün ise İngiliz Financal Times gazetesi Türkiye ekonomisinin dayanıklılığının en kötü korkuları bile boşa çıkarttığını yazdı. Bunlara benzer birçok makale görmek mümkün kısa bir araştırmayla. İki basın kurumu da haksız sayılmaz aslında. Türkiye, savunma sanayiinde yaptığı yatırımların meyvelerini krizden hemen önce toplamaya başlamış hatta çağımızın en önemli savaş teknolojisi olan insansız hava araçları üretiminde dünya lideri olmaya soyunmuştu. Türkiye hükümeti, asgari ücrete yaptığı zam, vergilendirmelerde gittiği indirimler ve vatandaşları rahatlatacak uygulamalarla tarihte benzerine az rastlanır şekilde bu krize direnç gösteriyor. Görünen o ki, hükümetin başarısını artık kimse inkar edemiyor. Bu konu, politik kaygılarla farklı şekillerde sunulmaya elbette çok açık fakat pratikte gösterdiği tek bir şey var; Türkiye, neredeyse hiçbir ulusun direnemediği kadar kuvvetli bir direnç gösteriyor. Büyük resme bir de Türk halkının şahsına münhasır dayanışma geleneği eklenince, önümüzdeki günlerde şiddetinin artacağı pek de sürpriz olmayacak küresel krizin en iyi şekilde atlatılacağının sinyallerinin görüldüğünü söylemek herhalde abartılı bir tabir olmayacaktır. 

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.