TÜRKŞ’İ ANLAMAK!
Hayatımdaki etkisini çok büyüktür. Onu anlamak isteğim, ideallerini kavramaya çalışmaya ömrüm yetmez. Bir dört Nisan günü aramızdan ayrılmamış olsaydı, bir başka gün bunu yapacaktı. Çünkü “her canlı ölümü tadacaktı.” Allah’tan gelmiştik, dönüşümüz Allaha” idi. 
Düşünüyorum… Rahmetli Başbuğu anladık mı? Anlamışıydık!
Başbuğ bizden tam olarak ne istiyordu?
Başbuğun gençliği, kadroları, teşkilat başkanları, çocukları onu anlamış mıydı?
Anlamış olsalardı her halde ülkücü hareketin birliği ve bütünlüğü bu durumda olmazdı.
Şimdi, giden ayrı haklı, kalan ayrı haklı…
Herkesin haklılık gerekçesi de kendinden menkul!
Ülkücülük aşağı, ülkücülük yukarı, herkesin elinde bir “ülkümetre” ölçmeye devam…
Alparslan Türkeş gibi siyaset ve fikir dünyasında çığır açmış, Türk Milliyetçiliği gibi bir fikri kuvveden fiile çıkarmış, zaman zaman iktidara taşımış bir liderin anlaşılması o kadar zor değildir aslında…
Başbuğun hangi durum karşısında nasıl bir davranış gösterdiğini hatırlamak yeter. Ama bu davranış biçimi bazen raconumuza, bazen siyasetimize, bazen çıkarlarımıza ve daha kötüsü çoğu zaman da aklımızdan geçenlere aykırı gelebilmektedir…
Biraz açalım isterseniz…
Alparslan Türkeş 27 Mayıs hareketinin içinde ve çok etkin bir konumdadır…
Bunun sebebi Alparslan Türkeş’in darbelerle iktidara gelme hevesinde olması değildir. Öyle olsaydı, “ en kötü demokrasi, en iyi darbe yönetiminden daha iyidir,” demezdi.
Alparslan Türkeş’i darbenin içine çeken gerçek, artık darbenin kaçınılamaz hale gelmiş olmasıdır. Darbenin zararlarını en aza indirmek ümidiyle işe dâhil olmuştur.
Bir DP delegesi olarak köyden alınıp götürülen Rahmetli babamdan “ Türkeş olmasaydı hepimizi asarlardı, “ sözünü defalarca doymuşumdur.
CKMP’ye katılarak siyaset yoluyla iktidara gelmek istemesi de yukarıdaki gerekçe ile ilişkilidir.
Rahmetli Nihal Atsız ile arasındaki tek görüş farkı, Atsız’ın siyasi parti yoluyla Türk Milliyetçiliğinin iktidar olacağına inanmıyor olması ve sivil toplum kuruluşları vasıtasıyla devlete hâkim olmayı tavsiye etmesidir. Ancak Türkeş, iktidar eline geçmediği sürece ideallerin gerçekleşme şansının başkasının ferasetine ve insafına kalmış olacağından hareketle siyaset yolunu seçmiştir.
12 Eylül öncesinde, “bizim bu günkü hedefimiz yarın iktidar olmak değildir. Böyle bir iktidar bizi başarısız kılar. Önceliğimiz devleti yönetecek kadro yetiştirmektir…” sözlerini bizim nesil iyi hatırlar.
Birinci Milliyetçi Cephe hükümetine girme sebebi AP’yi çok sevmesi değildir elbette. Başbuğ sokak sokak meydan meydan AP’lilerce “Menderesin katili “ diye yaftalanmış, iftiralar ayyuka çıkmıştı.
1.Milliyetçi Cephe hükümetine katılma sebebi, Ecevit’in omuzuna binen tüm yıkıcı bölücü çetelerin devleti tahrip etmesiydi.
Daha sonraki dönemde, akan kanların durdurulması adına CHP’ye koalisyon teklifinin yapıldığın biliyoruz. Evet, başbuğ ülkücülere iktidarında kan kusturlan, katliamlara maruz bırakan CHP’ye MHP lideri ortak hükümet kurma teklifi yapmıştır.
Rahmetli Gün Sazak ve CHP’nin Ankara belediye başkanı Vedat Dalokay görüşmeleri yürütmüş ancak Ecevit de istediği halde CHP yönetimi yanaşmamıştı.
Çünkü gerçeklerin değil, kurgulandıkları hayallerinin peşindeydiler..
O zaman bu MHP- CHP ortaklığı kurulabilseydi Türkiye bir 12 Eylül felaketi yaşamazdı. Bir sonraki seçimde belki MHP yine 3-4 Milletvekilliğine düşerdi ama Türkeş’e göre “buna değerdi.”
Bu koalisyonun lafı bile bizim tarafı ayağa kaldırırdı. Çünkü Türkeş’in gördüğünü görmemiz mümkün değildi? Kapılmış gidiyorduk.
1977 Genel seçimlerinden sonraki dönemde Türkiye Büyük Millet Meclisi başkanını seçemiyordu. Başkanlık divanı kurulmadığı için meclis çalışamıyordu. Ülkenin başı büyük beladaydı ama meclis çalışamıyordu.
Sağda büyük bir parçalanmışlık vardı.
Herkes büyüktü(!)
AP ile MHP vekil sayısı yetersizdi.
AP 186, MHP 16, MSP 23, Bozbey’inin inat partisi DP 1’di. CHP 213Turan Feyzioğlu’nun Cumhuriyetçi Güven Partisi 1, 2 de bağımsız vekil vardı.
Erbakan her turda kendi adayına oy verdiği için turlar kilitlenmişti.
Türkiyenin bu kara günlerinde kilit yine Türkeş tarafından açıldı.
Ecevit’e haber gönderdi. “Partili vekillerinden komünist olmayan üç isim ver. Birini tercih edelim onu meclis başkanlığına aday gösterin, adayınızı başkan seçip meclisi çalıştıralım…”
Ecevit’in verdiği isimlerden Zonguldak Milletvekili Cahit Karakaş MHP tarafından tercih edildi. Ve MHP oyları ile CHP’li vekil meclis başkanı seçildi. Hatırlarsanız Meclis başkanları aynı zamanda Cumhurbaşkanı vekilidirler.
Ecevit’in Güneş Motel hükümeti, 1979 ara seçimlerinden sonra yıkıldı. Ara seçimde MHP’nin AP adaylarını desteklemesi ile vekilliğin tamamı AP tarafından kazanılmıştı. Yenilenen 3/1 senato seçimlerinde de MHP Yozgat’tan bir senatör çıkardı.
Peki Türkeş kendi partisi varken, “oyum belli olsun” diyerek seçime asılmak yerine niçin AP adaylarını tercih etmişti?
AP’nin “ Milliyetçiler AP’de birleşin “ sloganına mı kanmıştı?
Yıkıcı ve bölücülerin, eli kanlı komünist katillerin devlet kapısından uzaklaşması birinci öncelikti… tek sebep budur.
Beklenildiği gibi seçimden sonra Ecevit istifa etti. Demirel’e hükümeti kurma görevi verildi. Eski ortaklar AP, MSP, MHP hükümeti kuracak sayıya sahipler, ancak Erbakan nazlanıyor. Ne ortak oluyor ne de MHP’nin gireceği bir hükümeti destekliyor. Formülü Türkeş buldu.  AP- MSP kursun, biz dışarıdan destekleyelim.  Erbakan ona da yanaşmıyor. Sonunda Demirel bir azınlık hükümeti kuruyor ve Erbakan o meşhur “ kerhen destekliyoruz” sözüyle MHP ile birlikte dışarıdan destek veriyor. Demirel azınlık hükümeti güvenoyu alıyor.
Bu siyasi partiler, 1980 geldiğinde bir araya gelip bir Cumhurbaşkanı seçemediler. Cumhurbaşkanı salt çoğunlukla seçilemiyordu çünkü.
Cumhurbaşkanlığı seçiminin aşılması için MHP erken genel seçim yapılmasını önerdi ama kabul görmedi.
MHP’nin tek başına olmasa bile sağın en büyük partisi olarak çıkması muhtemel olan bu seçim yapılamadığı için Türkiye 12 Eylül darbesini yaşadı.
Bu tarihin hiç usanmadan tekrarladığı bir gerçektir.
Siyasi anlaşmazlıklar, kısır tartışmalar, siyasi istikrarsızlıklar kaos doğurur. Kaos diktatörlük, rejim değişikliği, yokluk, zulüm getirir.
DEVAM EDECEK
12 EYLÜL SONRASI LİDERLERİ PARTİLERİNİ NİÇİN KAPATTILAR

 
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.